13 Aralık 2009 Pazar

Korla Pandit & Sihrin 5 Dakikası



1950 Amerikasında kıskanç kocalar, garip ve huzurlu bir ifadesi olan bu adamı her öğlen televizyonda izlemek için direten karılarıyla kavga ede dursun, Hindistan'ın huzur gurusu Korla parmaklarına serptiği sihir tozuyla pianosunun ve moog orgunun başında zaman aşımına uğramayan sihirli notalara can veriyordu.yüzlerce farklı yorumu olan miserlou bu kadar 'büyülü' çalınmamıştı.

Cuma Akşamında Bikaç Tur

etraf, haftanın yorgunluğunu atmak için evlerine doğru koşturan cuma insanlarıyla doluydu. o an akıllarında
en çok yer kaplayan şey muhtemelen haftasonu geçirecekleri miskin saatler ve yapılacak bikaç küçük
atraksiyondan ibaretti. tüm istedikleri bütün sıradan insanlar gibi televizyonun karşısına kurulup akşamı
soğuk bişeyler yudumlayarak geçiştirdikten sonra sevişmek ve bir sigara tüttürüp uyumaktı.
pazartesiyi düşünmek gereksiz ve can sıkıcıydı onlar için.
oturduğum yerden izliyordum hayatlarını ne kadar basite indirgediklerini. benim bi sigara sarmak için
harcadığım zamanda onların elinden onlarca evrak geçiyordu. peki bu durumda ben boşuna mı yaşıyordum.
diğerleri gibi mesleğime lanet okuyarak kafamı hiçbir manevi değeri olmayan şeylerle doldurmadan,
dünyaya onlar gibi ayak uydurmadığım için bi parazit mi olmuştum yoksa. pazarı pazartesiye bağlayan
gece erken uyumak gibi dertlerim yok diye bi hiç olarak mı görüceklerdi beni. evet, onların gözünde
zayıf ve düşkün önemsiz bi ayrıntıydım. aynı sıkıntıları yaşayıp 30uma gelmeden saçlarımı dökmediğim için
çöp kutusundan farkım yoktu onlara göre. ama bana sorsalar şöyle derdim: ' evet, anlıyorum '. bana ne, kimin
beni hangi kefeye koyduğundan. ömrümü tüketmek için günleri saymıyordum. yarın, cumartesi öğleden
sonra olduğunda güneşin turlamak için hala vakti olucaktı. sonraki gün de turlayabilirdi. biraz daha
abartırsam ondan sonraki gün de turlayabilirdi. bu hakikaten önemsiz bişeydi. gelip geçenler vardı ama
beklediğim biri yoktu ya da beni bekleyen biri. hele bana grace slick'in o yeşil gözlerinden bakan
birisi hiç yoktu. aradığım da yoktu zaten.
bunları aklımdan geçirirken çoktan akşam olmuş cuma insanları pineklemeye başlamıştı. güneş bi tur daha
atıcaktı. esas önemli olan, güneş o civarlarda turlarken bizim ne yaptığımızdı.