19 Eylül 2012 Çarşamba
tabula rasa (x12, y19)
ben eskiden beri hep, bi müzik hayal ettim. çıkışı hafızamdandı muhakkak. tekrar hiç karşılaşamıcaz heralde diyodum. öyle bi his yoktu gerçek hayatta. gözlerim kendiliğinden kapanır, şehvetim artar, huzur ötesi bi hafifleme tutturur, tüylerim ürperir. zaman esner.
kervansarayda afyon tüttüren haramiye vurgun rakkaseyi, şeffaf eflatun tüller yüzünü okşarken sarayın balkonundan yıldızları seyreden prensesi, bi seferlik şuh kahkaha atmadan içli içli bakan kevaşeyi, harbi harbi denizkızını takarım koluma, salınırız veya hiç dokunmadan, uzaktan izlerim. ekseriyetle siyah beyazdır.
şükranlar olsun, kulaklarımda da o müzik olur, hani hep hayal ettiğim. ben onu bulmadan, o beni bulur. işte o karşılaşma anında, manâ ortaya gelir. simya doğar.
böyle şeyler filmlerde olmaz, filmlere konu olur. ya çölün sessizliğine düşmüşsündür ya da çölde ilk kez vaha bulmuşsundur. binaenaleyh, mistiksen mistiksindir. çabalayıp elde edebileceğin, silip atabileceğin bişey değildir. şarabı çeker, hayyam okursun her gece.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder