Bu kez biraz sancılı oldu, bitmek bilmedi, derken bitti.
Hem çok sıkıldım, hem de hazzın feleğini yuvarladım bu albümü hazırlarken. Dile kolay, 2 sene. Lurci'ye, Asifeh'e, Hasip'e, Nevra'ya minnettarım, çok güzellik kattılar albüme, daha da sarhoş ettiler.
Dinlenmek isterim, her müzisyen gibi. Fakat, bunlardan çıkarım yapabilecek insanların dinlemesi, niceliğin kalabalık olmasından makbûldür. Yanlış anlaşılmasın ama ben bişeyler anlatmaya çabalıyosam, siz de biraz anlamaya çabalayın. Gelip bana sormayın veya kapatıp geçmeyin. Bu bahsettiğim şeyin, zevkler ve beğenilerle çok ilgisi var.
Sanata, dolayısıyla kültüre duyulan açlık hoyratça, coşkulu olmalı. Diğer yandan da bi o kadar sabretmeyi bilmeli. Varoluşun kıymeti bu handikaplarla artar, akıl çelen, pahalı elektronik zerzevatlar, etikete meyilli esvaplar, zincirleme goygoy sürdüren lakırdılarla değil. En azından benim için öyle. Modern keşmekeşte ne kadar kendimiz olabildik? Burnumuzdan kıl aldırmadık, kendimizle zaten hiç tanışamadık. Bu aldanıştan bi nebze olsun sıyrılabilmek için çölü düşünürüm hep. Rüzgarın uğultusu, kumun hışırtısı, iç ses. "Kimsin ulan sen, ne yapıyosun?" diye sorar bu trio. Ondan sonrası burada anlatılmaz.
http://www.mediafire.com/?mthg4oz8lpqwqcd
8 Aralık 2012 Cumartesi
19 Ekim 2012 Cuma
Akrab'ül-lâ Markaj (Sarhoş Baykuş)
Cem ney üflüyodu, ürperdik. Sonra biraz da ben ateşleyeyim dedim. O da aldı kamerayı eline, 2-3 oyun edelim dedik. Elim ister istemez tütüne gitti. Parça boyunca sardım ki parçanın sonunda hakettim ateşlemeyi. Bazı arkadaşlar farklı şeylere yormuşlar ama olsun, ziyanı yok. Akrab'ül-lâ Markaj. Markajdaki Akrep.
Ethnique Punch - Akrab'ül-la Markaj(live) from Ali'Eksan on Vimeo.
Ethnique Punch - Akrab'ül-la Markaj(live) from Ali'Eksan on Vimeo.
19 Eylül 2012 Çarşamba
tabula rasa (x27, y45)
içine kapanıp, uçup açılıp, içine kapanmak. ucu ucuna bağlandığı yerden incelirse kopar. önemli değil. bi kere koparsa, bi daha istediğin kadar bağla.
tabula rasa (x12, y19)
ben eskiden beri hep, bi müzik hayal ettim. çıkışı hafızamdandı muhakkak. tekrar hiç karşılaşamıcaz heralde diyodum. öyle bi his yoktu gerçek hayatta. gözlerim kendiliğinden kapanır, şehvetim artar, huzur ötesi bi hafifleme tutturur, tüylerim ürperir. zaman esner.
kervansarayda afyon tüttüren haramiye vurgun rakkaseyi, şeffaf eflatun tüller yüzünü okşarken sarayın balkonundan yıldızları seyreden prensesi, bi seferlik şuh kahkaha atmadan içli içli bakan kevaşeyi, harbi harbi denizkızını takarım koluma, salınırız veya hiç dokunmadan, uzaktan izlerim. ekseriyetle siyah beyazdır.
şükranlar olsun, kulaklarımda da o müzik olur, hani hep hayal ettiğim. ben onu bulmadan, o beni bulur. işte o karşılaşma anında, manâ ortaya gelir. simya doğar.
böyle şeyler filmlerde olmaz, filmlere konu olur. ya çölün sessizliğine düşmüşsündür ya da çölde ilk kez vaha bulmuşsundur. binaenaleyh, mistiksen mistiksindir. çabalayıp elde edebileceğin, silip atabileceğin bişey değildir. şarabı çeker, hayyam okursun her gece.
tabula rasa (x0, y0)
bi şeyler öğrenildi, anlamlandırıldı. sonra hafıza hakimiyeti ele geçirecek. burna çalınan koku, yenilen yemek, görülen yer, duyulan şarkı, izlenen film her şey bi anda şimşek gibi kuvvetle hatırlatıcak kendini. bilgi veya malûmat fikir oluşturmaya olanak vericeğinden, ilgi de yoğunlaşıcak.
tabula rasa (x-8, y-2)
bugün yolda düşündüm biraz, bu anlatacağım mevzu üzerine. ilk bakışta çok basit fakat nedense izah etmesi uzun sürüyo. ben de prblemi analitik grafiğe dökmek istedim. bahaneyle biraz içimi döküp bikaç parça paylaşıcam.
peşrev
bize bahşedilen kimyanın, fiziğin, tinin oluşumu, dünyaya gelişimizden çok önce başlar. izlerini taşırız. ilk nefesten, fallikliğin sonuna kadar bi bok anlaşılmaz. genellikle düşülür, kalkılır, zırlanır, alt kakayla doldurulur. akabinde ve detayında karakter baş vermeye yeltenir.
peşrev
bize bahşedilen kimyanın, fiziğin, tinin oluşumu, dünyaya gelişimizden çok önce başlar. izlerini taşırız. ilk nefesten, fallikliğin sonuna kadar bi bok anlaşılmaz. genellikle düşülür, kalkılır, zırlanır, alt kakayla doldurulur. akabinde ve detayında karakter baş vermeye yeltenir.
diyet manzarasında
yaptılar!
kocaman perde,
sinema salonuyla yarışan malikâne.
yaptılar!
devrilen çamlar
yeşil sabun köpüğü
pembe plastik panjur.
yaptılar!
mor saten giyen şantör,
assoliste vurana anında boşalan şarjör.
yaparlar!
keten bezi, çakma hint kumaşı
soyunmak varsa şimdiden mum ışığı şaşı
yapalım mı?
bu haftasonu tarçınlı kek ve seks?
kahvaltıda yeriz,
sevmiyorum cornflex.
kocaman perde,
sinema salonuyla yarışan malikâne.
yaptılar!
devrilen çamlar
yeşil sabun köpüğü
pembe plastik panjur.
yaptılar!
mor saten giyen şantör,
assoliste vurana anında boşalan şarjör.
yaparlar!
keten bezi, çakma hint kumaşı
soyunmak varsa şimdiden mum ışığı şaşı
yapalım mı?
bu haftasonu tarçınlı kek ve seks?
kahvaltıda yeriz,
sevmiyorum cornflex.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)